28 Nisan 2010 Çarşamba

Sarı Kasklı Efsane

21 Mart 1960 tarihinde Brezilya'nın efsaneler yaratan verimli topraklarında, Sao Paulo'da dünyaya gelen, Aytron Senna Da Silva, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sürücüleri arasında bir numara olmuş, tarihe adını altın harflerle kazıyarak, hız dünyasına iz bırakmış ender pilotlardan biridir.

Henüz dört yaşında iken hız makinaları ile tanışan, 13 yaşında ilk cart şampiyonluğunu kazanan Senna'nın, esin kaynağı ise yine bir Fomula 1 efsanesi ve vatandaşı olan Emerson Fittipaldi'dir. 1972 F1 Dünya Şampiyonluğu'nu Brezilya'ya kazandıran Fittipaldi, bilmeden kendisi gibi bir efsane yaratmıştı. Henüz 13 yaşında olmasına rağmen, tam bir hız tutkunu olup çıkan Senna, bir çok cart şampiyonasında başarılı dereceler elde etmişti. Her gün okul bitiminde, antrenmanlarını yapmak ve daha hızlı olmak için sürekli çalışıyordu. 1973 yılında ülkesinde yapılan küçükler cart birinciliğini kazanmıştı. Bununla yetinmeyen Senna, 1976' da büyükler birinciliğini de kazanarak bu yolda ilerleme hedefini koymuştu. Senna, sonradan efsane olacak ve onunla birlikte anılacak, sarı kaskını ilk olarak o yıl takmıştır. Güney Amerika'nın dışına çıktığı ilk Dünya Cart Şampiyonası, onun geleceğini planlayabilmesine ve ilk adımları atmasına fırsat vermiştir. 1980 yılına kadar hız dünyasının hemen her basamağında, katıldığı bir çok yarışta çeşitli derecelere ve başarılara imza attı.

Bu yıldan itibaren Ford takımı için yarışmaya başladığı F3 yarışları, Formula 1 kariyerinden önceki son durağı oldu. 23 yaşına geldiğinde, Williams takımının test pilotluğuna ve Formula 1'e, yine onu efsane yapan özellikleri ile giriş yaptı. Sadece yarışmakla kalmayan, başarı için gerekli şartların oluşturulmasına, diğerlerinin içinden sıyrılmanın, doğru zamanda doğru yerde olmanın gerekliliğine inanan Da Silva, özellikle hız dünyasına yaptığı teknik katkılarla da çok özel bir isim olmuştur.

Henüz kariyerinin en üst seviyesine gelmeden, “en teknik sürücü” ünvanını yaptığı işe verdiği önem ve hıza olan tutkusu ile kazandı. Formula 1 teknolojisinin ilerlemesinde, bir pilot olarak çok şey yapmıştı. Bir menajer edası ile Da Silva olan ve çok rastlanan soyadını, annesinin kızlık soyadı olan Senna yaparak, kariyerini de her anlamda yönlendirmeyi ve yönetmeyi başardı. 1984 yılının yağmurlu bir Monaco Grand Prixi’nde, Toleman takımı ile çıktığı ilk grand prixde dikkatleri üzerine çekmeyi başaran Senna, bu başarının ardından, Lotus takımına geçmiş ve 4 yıl boyunca kendinden sıkça söz ettirmeyi bilmişti.

Ardından 1988 yılında, Alain Prost ile yıllar boyu konuşulacak, çekişmeli yarışların başlangıcını yapmak üzere Mc Laren'e katılan efsane pilot, 6 kez arka arkaya yağmurlu havada Monaco Grand Prixi’ni kazanarak, kırılması zor rekorları, lastik izleri ve sarı kaskı ile elde etmeye başladı. Pistlerde, yepyeni bir efsane, sarı kaskı ile, en hızlı turları atmış, ve bir çok grand prix kazanarak rakiplerinin korkulu rüyası olmuştu.

Başarmak ve kazanmak için, sabretmek ve çok çalışmak gerekir. Senna, çok çalışmasının ve hırsının karşılığını ödüllerle almaya devam ediyordu. Takvimler 1993 yılını gösterdiğinde bir grand prixde 1. olarak devam ettiği yarışta, bir pilotun ciddi bir kaza yaptığını gören Senna, aracını pist kenarına çekerek ona yardım etmeye koşuyordu. Fair play felsefesini, ruhunun derinliklerinde hisseden Senna, yarışı izleyen tüm F1 severleri, kendisine hayran bırakmıştı. 1994 yılında, Formula 1' de fırtına gibi esen Williams takımına geçerek, kariyerinin zirve basamaklarını hızla tırmanmaya devam eden Aytron Senna Da Silva, aynı sezonun üçüncü yarışı olan ve İtalya'da Imola pistinde yapılan grand grixde, yarışın 7. turunda yaşadığı teknik arıza nedeniyle, duvara çarparak hayatını kaybetti.

Formula 1 kariyeri boyunca, kırdığı rekorların ve kazandığı büyük ödüllerin (grand prix zaferi) yanı sıra, teknik gelişime de büyük katkı sağlayan, her zaman daha hızlı ve ilerde olmayı hedefleyen Senna, sonunu hazırlayan teknik ayrıntıları da yine kendisi belirlemişti. F1 otomobillerinde bügünkü deyimle küvet olarak anılan, kokpit kısmının dar ve kısa olduğunu, direksiyonun kendisine çok yakın olması nedeni ile, iyi sürüş imkanı bulamadığını fark eden efsane pilot, mekanikerlerine, direksiyon milini kestirip kısalttırarak yeni bir keşif yapmıştı. Ancak, daha iyi sürüş açısı bulmaya çalışması ve hep daha iyinin peşinde hızla gitmesi ölümüne yol açacaktı. Yedinci viraja, 210 km. hızla giren Senna, otomobilinin yere çok yakın olması ve buradaki hava akımı basıncının ters etkisi ile sola dönen virajın sağ tarafına doğru savrularak pist duvarına çarptı. Çarpmanın etkisi ile, kaynak yerinden kopan direksiyon milinin, kaskını delerek kafatasına girmesi sonucu hayatını kaybetti. Aracının içerisinde hayata gözlerini yuman efsane pilotun, hastanede yaşamını yitirdiği açıklamaları, piste ve spora gölge düşürmeme amaçlı çalışmalar olarak hafızalarımızda kalmıştır.

Sürekli gelişim gösteren motor sporları ve özellikle Formula 1 yarışları, o günden sonra hiçbir anlamda eskisi gibi olmadı. Bu olaydan sonra FIA, böylesine yetenekli ve büyük bir pilotu kaybetmiş olmanın etkisiyle radikal değişikliklere gitti. F1'in günümüzdeki üstün güvenlik anlayışının temelleri böylece atılmaya başlandı. Otomobillerin dayanıklılık testleri önem kazandı, pistlerin kenarlarındaki kum havuzları genişletildi ve yoğunlaştırıldı. Neredeyse tüm pist duvarlarının önlerine lastik bariyerler yerleştirildi. Hızlı virajlar ve uzun düzlüklerin yerini şikanlar aldı. Pilotların ve görevlilerin kaza durumlarında nasıl davranacakları gözden geçirildi. Otomobillerde de teknolojik gelişmelerin ardı ardına geldiği bu yıllarda, çekiş kontrol sistemleri, telemetre, kokpit genişlemesi ve yan korumaları, ön lastik tasarımları gibi, otomobilleri farklı boyutlara taşıyan değişimler yapıldı. Yeni güvenlik tasarımları, pilot koruma amaçlı çalışmalar ve hız sınırlamaları Formula 1'in yeni kuralları oldu. Ancak Senna artık hayatta değildi. Öldüğü viraja adı verildi. O virajdan geçen her pilot, yarışı seyreden herkes, onu hatırlamaya bugün bile devam ediyor.

' En teknik pilot' , ' Rainman' , sarı kasklı efsane Aytron Senna, 34 yıllık kısa hayatına ve 30 yıllık direksiyon başındaki günlerine, 161 Grand Prix yarışını, 65 pol pozisyonunu, 80 podyumu, 41 büyük ödülü (grand prix zaferi), sığdırmayı başararak, gerçek bir efsane olmuştur. Formula 1 tarihinin kara günlerinden en büyüğü olan 1 Mayıs, Senna' nın hatırlanacağı, hafızalarımızın hüzünle tazaneleceği, üzücü görüntülerin tekrar tekrar izleneceği günlerden biri olacak.

Senna'yı izlemek benim için bir zevkti. Nasıl yarıştığını görme şansına erişmek, spor dergilerinden posterlerini kesip arşivlemek, Aytron Senna's Süper Monaco Gp isimli oyunu oynamak, bugünse burada onu yazmak, Senna'dan bahsetmek çok güzel. Bir o kadar da üzücü. Özel insanların, hayatlarımızın veya tutkularımızın bir yerinde olabilemeleri, hiç bilmeyecek olsalar bile güzel.

Formula 1 yarışlarını takip eden herkesin, mutlaka ve her zaman hatırlayacağı birkaç isimden biri olan Aytron Senna'ya, hız tutkusuna ve kazanmaya olan inancına saygılarımla.

Aytron Senna Da Silva ve onun efsane anısına. 21.03.1960 - 01.05.1994

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder